Güncel,Haber,Dizi,Fragman,Resim,Magazin,Sağlık,Müzik gibi Konuların Paylaşıldıgı Web Günlüğüdür.
11 Mart 2012 Pazar
Cem Yılmaz ve Ahu Yağtu evlendi Düğün Resimleri
Düğün töreni basına kapalı olarak gerçekleştirildi. Yılmaz ve Yağtu çiftinin düğününe ise birçok ünlü isim katıldı. Şener Şen, Demet Akbağ, Beren Saat, Kenan Doğulu, Zafer Algöz, Mashar Alanson, Yılmaz Erdoğan ve eşi Belçim Bilgin Erdoğan, Sezen Aksu, Meltem Cumbul, Şebnem Ferah ve birçok ünlü isim katıldı. Cem Yılmaz’ın nikâh şahitliğini, bel fıtığı ameliyatını gerçekleştiren Prof. Dr. Ali Şehirlioğlu, Ahu Yağtu'nın nikah şahitliğini ise Tülin Çamlıca yaptı. Düğünün yapıldığı Pera Palas Oteli'nin kapısında ise ambulans ve polis arabası bekledi.
elektriklenmenin teknolojideki kullanım alanları
Maddelerin elektriklenmesinden teknolojide birçok alanda yararlanılmaktadır
Örneğin, otomobil ve beyaz eşyaların boyanırken kimi zaman elektriklenme olayından
faydalanılır
Otomobil ya da beyaz eşyanın boyanacak olan yüzeyi negatif yük ile yüklenir Boya
damlacıklarına pozitif yük verilerek şekildeki gibi püskürtülür Zıt yükle yüklenmiş boya
tanecikleri otomobil ya da beyaz eşyanın yüzeyine yapışır Burada boya damlacıkları
aynı yükle yüklü olduklarından püskürtme sırasında birbirini iter ve boyanacak yüzeye
daha düzenli yayılır
Elektriklenme ile endüstriyel tesislerin ve kömür santrallerinin bacalarından çıkan
toz gibi küçük parçacıkların havaya karışması önlenir Bu amaçla tozlar bacada bulunan
negatif yüklü kabloların yanından geçerken negatif yükle yüklenir Daha sonra tozlar
bacanın etrafındaki pozitif yüklü tabaka tarafından çekilir Tabakaya yapışan toz
parçalarının havaya karışması engellenerek, hava kirliliği önlenmiş olur
Abbasiler döneminde türklerin rolleri nelerdir?
Abbasiler döneminde türklerin rolleri nelerdir?
Abbasiler döneminde türklerin rolleri nelerdir? Abbasiler döneminde türklerin rolleri
Abbâsîler ile birlikte İslâm devletinin iç ve dış politikasında önemli değişiklikler olmuştu Her şeyden önce Emevî hânedanının takip etmekte olduğu politika terk edilmiş ve onun yerini Müslüman olan herkese eşit haklar tanınması almıştır İhtilâlin yükünü omuzlarında taşıyan Arap olmayan unsur, devletin yüksek makamlarını ele geçirmiştir
Başta ilk defa Abbâsîler ile ortaya çıkan vezirlik makamı olmak üzere sivil ve askerî kadrolarda İranlılar söz sahibi olmuşlardı Bunlar arasında az sayıda olsa bile Türklerin de bulunduğu muhakkaktır Nitekim İhtilâlin birlik kumandanlarından Muhammed b Sûl, Merv’de Abbâsîler lehine propaganda yapan Tarhûn b el-Zâi ve Ebû Müslim’in güvenilir adamlarından Tarhûn el-Cemmâl, Abbâsî idâresinde temayüz eden ilk Türklerdir
Türklerin, devlet içindeki sayı ve nüfûzları gittikçe artıyordu Kaynaklar, Halife Ebû Ca’fer el-Mansûr’un Türkleri askerî birlikleri arasına alan ilk halife olduğunu belirtirler Halife Hârun el-Reşid’in muhafız birliğinin tamamen Türklerden meydana geldiği bilinmektedir Diğer taraftan Hârun el-Reşid zamanında yeniden tanzim ve tahkim edilen Bizans hududuna yerleştirilen gönüllüler arasında Türklerin de bulunduğu, hattâ bazı şehirlerde tahkim vazifesinin Ebu Süleym Ferec el-Hâdim el-Türkî’ye verildiği görülmektedir Hârun el-Reşid’in ölümünden (809) sonra oğulları el-Emin ile el-Me’mun arasındaki hilâfet mücadelesi ve bu mücadeleyi takip eden yıllardaki gelişmeler el-Me’mun’u devlet kadrolarında büyük bir değişiklik yapmaya mecbur etti
ABBASİLER DÖNEMİNDE TÜRKLER
Abbasiler döneminde türklerin rolleri nelerdir? Abbasiler döneminde türklerin rolleri
Abbasiler döneminde Türklerle Araplar arasında sağlanan dostluk ticari ilişkilerin gelişmesi ve tüccarların arkasından onları, dervişlerin ve sufilerin takip etmesi Türkler arasında İslâmiyet'in gelişmesine büyük katkılar sağlamıştır
Abbasiler döneminde Türkler arasında İslâmiyet'in yayılmasını ve Türklerin Abbasiler zamanında kitleler halinde İslâmlaşmasını naklettikten sonra, bu dönemde Türkler arasında Alevî-Şiî inançların nasıl yayıldığı konusunu incelemeye çalışacağız
Abbasiler döneminde Türklerle Araplar arasında başlayan dostane ilişkiler ve Talas savaşı sonrasında gelişen müsait ortam, Şiî-Alevî daîlerin Türkistan'a ulaşmasına ve Alevî-Şiî inançların bu bölgelerde yayılmasına hız kazandırmıştır
Abbasiler, bütün faaliyetlerinde ve Alevî-Şiî isyanlarda kendilerini hep Ehl-i Beyt'in hadimi olarak göstermişler ve bundan da Ali evladları anlaşılmıştır Abbasoğullarının hilafete geçmeleri ile, Alevî daîler de bu durumu izah etmede zorlanmışlardırBöylece Emeviler zamanında Ehl-i Beyt adına yürütülen isyanlar ve akıtılan kanlar bir fayda vermemiş, Ali evladlarının hilafetten mahrum kalması, gönüllerde kapanmaz yaralar açmıştır Ehl-i Beyt adına yürütülen bütün faaliyetlerde Türkler de önemli görevler almışlardır
Abbâsîler ile birlikte İslâm devletinin iç ve dış politikasında önemli değişiklikler olmuştu Her şeyden önce Emevî hânedanının takip etmekte olduğu politika terk edilmiş ve onun yerini Müslüman olan herkese eşit haklar tanınması almıştır İhtilâlin yükünü omuzlarında taşıyan Arap olmayan unsur, devletin yüksek makamlarını ele geçirmiştir
Başta ilk defa Abbâsîler ile ortaya çıkan vezirlik makamı olmak üzere sivil ve askerî kadrolarda İranlılar söz sahibi olmuşlardıBunlar arasında az sayıda olsa bile Türklerin de bulunduğu muhakkaktır Nitekim İhtilâlin birlik kumandanlarından Muhammed b Sûl, Merv’de Abbâsîler lehine propaganda yapan Tarhûn b el-Zâi ve Ebû Müslim’in güvenilir adamlarından Tarhûn el-Cemmâl, Abbâsî idâresinde temayüz eden ilk Türklerdir
Türklerin, devlet içindeki sayı ve nüfûzları gittikçe artıyordu Kaynaklar, Halife Ebû Ca’fer el-Mansûr’un Türkleri askerî birlikleri arasına alan ilk halife olduğunu belirtirler Halife Hârun el-Reşid’in muhafız birliğinin tamamen Türklerden meydana geldiği bilinmektedir Diğer taraftan Hârun el-Reşid zamanında yeniden tanzim ve tahkim edilen Bizans hududuna yerleştirilen gönüllüler arasında Türklerin de bulunduğu, hattâ bazı şehirlerde tahkim vazifesinin Ebu Süleym Ferec el-Hâdim el-Türkî’ye verildiği görülmektedir Hârun el-Reşid’in ölümünden (809) sonra oğulları el-Emin ile el-Me’mun arasındaki hilâfet mücadelesi ve bu mücadeleyi takip eden yıllardaki gelişmeler el-Me’mun’u devlet kadrolarında büyük bir değişiklik yapmaya mecbur etti
türk islam devletlerinde yetişen bilim adamları
TÜRK İSLAM DEVLETLERİNDE BİLİM VE BİLİM ADAMLARI
Matematik alanında
Harezmî, Abdülhamid İbn Türk, Ömer Hayyam, Nasirüddin-i Tusi gibi bilim adamlarının çalışmaları görülür
Nasiruddin-i Tusi, "Kesenler Teoremi" adlı eseriyle Trigono-metrik çalışmalara yer vermiştir Kenar açı bağıntısını bulmuştur
Ömer Hayyam, cebir konusunda üçüncü derece denklemlerin çözümüne katkıda bulunmuştur Celali takvim adıyla bilinen tak-vimi hazırlamıştır
Tıp alanında
Zehravi, İbn-i Rüşd, İbn-i Sina, İbn-i Nefis gibi bilim adamlarının çalışmaları görülür
İbn-i Sina, tıp alanının yanında felsefe, astronomi, matematik, fizik, kimya gibi alanlarda da ça-lışmalar yapmıştır "Kanun" adlı eserinde hekimlik, ilaçlar, cerrahi yöntemler hakkında bilgi verir Onun bu eseri Avrupa'da ders kitabı olarak okutulmakta-dır
Zehravi, cerrahi alanında önem-li bir yere sahiptir "El-Tasrif adlı eseri, Avrupa'da Latinceye çev-rilerek Oxford Üniversitesinde okutulmuştur
Astronomi alanında
Fergani, Beyruni, Bitruci, Uluğ Bey, Battani gibi bilim adamlarının çalışmaları görülür
Uluğ Bey, Semerkant'ta med-rese ve gözlemevi, bilimsel ça-lışmaların gelişmesinde etkili ol-muştur Bu medrese ve gözlem-evinde Ali Kuşçu ve Kadızâde-i Rumi gibi devrin önemli bilim adamları çalışma-lar yapmıştır "Uluğ Bey Zici" adlı eseri astronomi konusunda önemli bilgiler vermektedir
Biruni, "Mesud'un Kanunu" adlı eserinde önemli astronomik bil-giler vermiştir
Fizik alanında
Farabi, İbn-i Sina ve İbn'ül Heysem gibi bi-lim adamlarının çalışmaları görülür
Farabi, "Boşluk Üzerine" adlı yazmış olduğu eserinde doğa-da boşluğu kabul etmez Aristo fiziğinin yetersiz olduğunu orta-ya koymuştur İslam devletlerindeki bilimsel gelişmeler, Selçuklular zamanında devam etmiştir Türk-İslam devletlerinde bilgin, filozof ve sanatkârlar yetişmiştir Bu dönemde Bağdat'ta kurulan Ni-zamiye Medreseleri, bilim ve kültür hayatının canlanmasında etkili olmuştur
nitelikli iş gücünün ülkemize katkısı nedir? nitelikli iş gücü nedir? girişimcilik nedir?
nitelikli işgücü kuramı
Sanayi mallarındaki dış ticareti, ülkeler arasındaki nitelikli işgücü farkına dayanarak açıklayan, Keesing ve Kenen tarafından geliştirilen kuram
GİRİŞİMCİLİK NEDİR?
Girişimcinin Genel Özellikleri Nelerdir ?
Pazarda var olan fırsatları belirler
Fırsatları (veya ihtiyaçları) iş fikrine dönüştürür
Kaynakları bir araya getirir
Risk üstlenir
Finansmanı, üretim ve üretim süreçlerini, insan kaynaklarını yönetir
Üründe, yönetimde, teknolojide, pazarlamada sürekli yeniye doğru değişme çabasını sürdürür
Girişimcinin Sahip Olması Gereken Şahsi Özellikler Nelerdir ?
Başarılı olma isteği
Mücadelecilik ve azim
Sorumluluk ve risk alabilme yeteneği
Yaratıcılık, fırsatları anlayabilme yeteneği
Planlı çalışma ve araştırma yeteneği
Başkalarıyla çalışabilme, onlara güvenebilme ve ilişki içerisinde olduğu kişilere güven verebilme yeteneği
Eksikliğini bilme, sınırlarını görebilme ve tavsiyelerden yararlanabilme
Zor şartlarda ağır çalışmalara hazır olmak
Kendini geliştirme arzusu
Girişimci İş Kurma Sürecine Başlarken Nelerini Ortaya Koyar ?
Yetenek, bilgi, beceri
Maddi varlıklar
Çevre – ilişkiler
Unvan
Hayattan beklentiler
Cesaret
Liderlik
Yöneticilik
Zaman
Girişimcinin İş Kurmak İçin Nelere İhtiyacı Vardır ?
İş Fikri : Girişimcinin piyasada, kendi bilgi ve deneyimine yada kaymaklarına uygun bir konuyu iş fırsatı olarak tanımlaması gerekir
Girişimcilik Nitelikleri : İş fikrini gerçekleştirmek için girişimcilik özelliklerine ve en önemlisi kendine güvene ve işin gerektirdiği uğraşı vermek için motivasyona sahip olması gerekir
Yönetim Bilgi ve Becerileri : İşin gerektirdiği teknik ve işlevsel yöneticilik becerilerini kazanması, geliştirmesi yada bu özelliklere sahip kişileri örgütlemesi gerekir
Kaynaklar : İşin kurulması için gerekli insan, bilgi, ürün ve hizmetin sağlanması için girdi olarak gerekli tüm kaynaklara ulaşması gerekir (finansman, bilgi – beceri, iş yeri, iş gücü, makine – ekipman, malzeme, zaman)
Girişimci İş Kurma Sürecine Girerken İşi ile İlgili Nelere Cevap Aramalıdır :
Sunulmak istenen ürün hizmeti yeterince detaylı olarak tarif edebiliyor musunuz ?İş fikrinin gerektirdiği temel yetenekler nelerdir ?Bu ürün / hizmeti kimler niçin talep eder ?Ürün / hizmet için sunumdan fazla talep var mı ?Piyasada yeni bir ürün / hizmet için talep var mı ?Ürün / hizmetin sunumunda temel başarı kriteri nedir ?İşin gerektirdiği çaba ve kişisel katkılar girişimcinin özelliklerine uygun mu ?Bireysel bir girişim mi , ortak bir kirişim mi tercih edilmeli
Mevcut bir işletmeyi devralmak mı yoksa yeni bir işletme kurmak mı daha avantajlı ?
İş kurmak için uygun zaman ve uygun yeri tanımladınız mı ? Girişimcinin Başarısını Etkileyen Dış Faktörler :
Genel ekonomik durum
Mevzuat
Teknoloji
Çevre
Sosyal durum
Kaynaklar:KOSGEB
Elektronik Ticaret
Biraz geniş düşünüldüğünde Elektronik İş, Internet ve globalleşmenin birbirleri ile bağlantılı oldukları sonucuna varılabilir Ne kadar çok global firma olursa, bunların sayesinde Elektronik İş o kadar gelişecek ve yaygınlaşacaktır Elektronik İş geliştikçe, buna paralel olarak doğrudan Internet bağlantısına sahip olmak isteyen insan sayısı artacaktır Ve ne kadar çok insan online olursa, global firma sayısı da o kadar artacaktır
Elektronik İş'in temel taşları
Elektronik İş'in temeli üç farklı bölüme ayrılabilir:
1Intranet: İşletme içi ağ
2Extranet: İş ortakları ile işletmenin dahil olduğu ağ
3Internet: Herkesin dahil olduğu ağ
Intranet organizasyon içerisinde elektronik iletişim için Internet'in standart teknolojilerini kullanır Intranet ürerinde organizasyona özel Web sayfaları görüntülenir Bu Web sayfaları dünyanın geri kalanından Firewall'lar ve çeşitli güvenlik önlemleri ile ayrılır (Firewall'lar ve ağların güvenliği konusunda ayrıntılı bilgi için, CHIP'te bu ay başladığımız Ağ Güvenliği Serisi'ni takip edebilirsiniz) Organizasyon dışındaki insanlar buradaki bilgilere erişemezler
Bununla birlikte, organizasyonun güvenlik politikasıyla bağlantılı olarak, bazı kişilerin Internet bağlantısı ile Virtuell Private Network (VPN - Sanal Özel Ağ) üzerinden Intranet'e erişimlerine izin verilebilir Tabii ki bu, sıkı bir güvenlik duvarı oluşturan karmaşık şifreleme ve kimlik belirleme yöntemleri kullanılarak gerçekleştirilir
İkinci bölüm, Extranet üzerinden firmalar arasında gerçekleşen işlemler Extranet, Internet üzerinden birbirleri ile bağlanan iki (veya daha fazla) Intranet'ten oluşur Böylece firmalar uygun gördükleri bilgilere diğer firmanın ulaşmasını sağlayabilirlerGenelde az miktarda, ancak iş için gerekli olan tüm bilgilere erişime izin verilir
Aslında Internet öncesinde de firmalar arasında bilgi paylaşımı sağlayan ağlar mevcuttu Ancak Internet'in kullanımı sayesinde masraflar önemli ölçüde azaldı
Internet üzerinden tüm dünyaya
Üçüncü bölüm firma ile müşterinin buluşmasını sağlıyor Bu Elektronik İş'in temellerinden en popüler olanı: Internet Birçok firma Web sayfaları üzeriden müşterilerine çeşitli mal ve hizmetleri satıyorlar Bu noktada Elektronik Ticaret devreye giriyorBunun yanında Internet, e-CRM (Customer Relationship Management - Müşteri İlişkileri Yönetimi) uygulamalarında olduğu gibi, müşteri ilişkilerinde ve pazarlama çalışmalarında önemli avantajlar sunuyor Birebir pazarlama her müşteriyi bir segmente dönüştürme imkanı sunuyor Ayrıca Mobil Internet ile birlikte hayatımıza giren Mobil Ticaret, "müşteri satın alma kararı verdiği anda orada olma" rüyasını gerçekleştiriyor (ilerleyen sayılarda Mobil Ticaret üzerinde duracağız)
Bu üç alandan hangisinde yer alırsanız alın, önemli olan yatırımı yapmadan önce doğru soruları sormanız Sadece bir Web sayfasını ya da Intranet, Extranet ya da Internet altyapısını hayata geçirmek yeterli olmaz Hedef kitlenizi seçmeli ve elektronik ortamda gerçekleştirilebilecek olan işlemler hakkında kafa yormalısınız
Teknik açıdan bakıldığında Intranet, Extranet ve Internet arasında bir fark yok Intranet ve Extranet Internet'in sadece belli gruplar tarafından erişilebilen parçaları
Elektronik İş'in avantajları
Elektronik İş firmalar için farklı avantajları beraberinde getiriyor:
1Global erişilebilirlik ve satış alanının genişlemesi: Tüm dünyadan müşterilere ve yeni iş ortaklarına erişebilirsiniz
2Düşen maliyet: Fiyatların Web üzeriden yapılan işlemlerde daha uygun olmaları sayesinde üretim maliyetleriniz azalabilir
3Tek ortam: Internet bilgi alışverişi için kullanılan ortam sayısını bire düşürüyor
4Dağıtım: Kısalan dağıtım süresi ve pazardaki talep değişikliklerinde hızlı reaksiyon imkanı
5Müşteri güveni: Her zaman açık olan bir Web sayfası ve güncel bilgilere erişim imkanı sayesinde müşterilerin firmaya duydukları güven artırılabilir
dünyada nüfus dağılışı ve ekonomik faaliyetler
Nüfusun Dağılışını Etkileyen Faktörler
Nüfusun Dağılışını Etkileyen Faktörler Nelerdir ?
NÜFUSUN DAĞILIŞINI ETKİLEYEN FAKTÖRLER
Nüfusun dağılışıyla ilgili faktörleri iki grupta toplamak mümkündür: (1) Doğal çevrenin verimi ve yerleşmeye uygunluğu ile ilişkili faktörler: İklim, su kaynaklan, toprak, yüzey şekli ve maden zenginlikleri; (2)Beşeri faktörler İnsanların coğrafi çevreye uyum sağlama yetenekleriyle ilgili faktörler, top*lumsal ve ekonomik örgütlenme, teknolojik durum, coğrafi konum, tarihsel faktörler Beşeri faktörleri bazı araştırıcıların "tarihsel faktörler" adı altında da topladıklarına rastlanmaktadır
Doğal çevre faktörleri: Bunlar arasında nüfus dağılışını açık bir seçik etkileyen iki faktör iklim ve yüzey şekilleri- dikkati çekmektedir Dünya nüfusunun yaklaşık olarak onda dokuzunun ova ve benzeri düzlüklerde yaşayabilinmektedir Diğer yandan, yeryüzü karalarının kabaca dörtte biri de yüksek sıcaklık ve az ya da düzensiz yağış koşullarının bir arada neden olduğu kuraklık yüzünden seyrek olarak nüfuslanmıştır
Fiziki coğrafya koşullarının, yeryüzünde nüfusun dağılış ve büyüklüğü*nün şekillenmesinde genelde egemen olduğu kesindirBununla birlikte, çev*reci determinist görüşün en güçlü savunucularının da kabul ettiği gibi, çevre elemanlarının (iklim, yer şekilleri, su, toprak, madenler, bitki örtüsü) ne tek ne de bütün olarak ve birbirleriyle uyum halinde nüfus sayısını ya da öteki demografik özellikleri kesin olarak belirlemediği de açıktır Aslında dünya nüfus dağılışıyla ilişkili olarak belirtilmesi gereken belki de en önemli özel*lik, söz konusu dağılışın kolay açıklanamadığıdır Nüfusun yoğun olduğu alanlarla seyrek olduğu alanlar arasında açık çelişkiler vardır Merkezi ve Batı Avrupa'da ılıman iklim koşullarının yer aldığı kesimlerde tarım dışı ekonomik faaliyetlere bağlı yoğun nüfus topluluklarını değişik tarım sistem*lerinin uygulandığı yerlerde de görmek mümkündürÖrneğin geçim türü ta*rım faaliyetlerinin geniş çapta egemen olduğu Çin ve Hindistan'da olduğu gibi, tarım faaliyetlerinin ileri bir teknikle entansif olarak yapıldığı Batı Av*rupa ülkelerinde de yoğun nüfus toplulukları vardır Her ne kadar topograf*ya, doğal bitki örtüsünün çeşitliliğinin belirginleştirdiği toprak cinsi ve başka fiziksel elemanlar yerleşme koşullarında bölgesel ve yerel farklılıklar yaratı*yorsa da, yeryüzünde yerleşme potansiyelini gösteren bir harita yapmak, kuşkusuz, hem güçtür hem de Pierre George’un l959) sözleriyle "biraz key*fi bir iş olur" Aslında böyle bir harita gerçek nüfus dağılışı-yerleşme harita*sından çok farklı olacaktır Yerleşmeye elverişli alanlar içinde nüfusun dağı*lışı, yerleşmeye elverişsizlik özelliğiyle gerçek yerleşme arasındaki gözle görünür zıtlıklarıyla ve eşitsizlikleriyle şaşırtıcıdır Yeryüzünde nüfusun yer*leşmesi sürekli değildir ve yerleşme açısından düşük potansiyelli ya da po*tansiyel olmayan bölgelerin yarattığı nispi boşluklarla ayrılmış yoğun nüfus*lu bölgelerden oluşur
İnsanın özellikleriyle çevresel faktörler arasında dünya çapında bazı iliş*kiler olduğu hâlâ kabul edilmekle birlikte, yakın zamanlarda, insanın özellik*lerinin daha çok kültürel faktörlerle şekillendiği görüşü güçlenmiştir Kuşku*suz, insanların yeryüzündeki dağılışını kısıtlayan bir faktör olarak iklim baş*ta gelir İnsan fizyonomisi dikkat çeker derecede fiziki çevreye uyum sağla*yabilecek yapıdadır Daha MS1500 yıllarında bile yani insanın çevreye uyum sağlamak için birçok yeni teknik geliştirmeye başladığı ve yeni yeni ekonomik devrimlerin meydana geldiği devrede bile insanın "ekümen"ı ya da "yerleşilebilir dünyası" şaşılacak derecede genişti ve büyük kısmı da şu yi da bu devrede ilkel grupların herhangi biri tarafından kullanılmıştı Gerçekten de, en dağınık biçimde de olsa, yüzeyin çok dik, drenajın kötü olduğu ya da çok kurak yerler dışında kalan, buzla kaplı olmayan her alan yerleşmiş durumdaydı Aslında o zamanlardan beri yerleşmelerin yayılma alanlarında çok az genişleme olmuştur: Grönland kıyıları, Avrupa'da Alpler Kaliforniya ve Avustralya'nın kurak kesimleri gibi alanlarda devamlı yerleşmenin sınırları genişlemiş; Şili'nin kuzeyi, Alaska, Büyük Sahra'nın bazı kısımları ve Basra Körfezi'nin kurak kıyı kesimleri gibi yaşanması güç yerlerde madencilik faaliyetleri yüzünden yerleşmeler kurulmuştur Ekümemn geniş*lemesini sağlayan insanların Izyolojik yapılarındaki esneklik deniz seviye sinden 5000 m'ye kadar olan alanlarda yaşayabilmesine de olanak sağlamak*tadır İnsanlar için en acil fizyolojik ihtiyaç oksijen olduğundan, daha üst sı*nırlarda, kısa süreli bile olsa, yaşayabilmek için özel bir eğitim ve oksijen tak*viyesi gereklidir
İnsan yaşamı için diğer ihtiyaç yeterli derecede sıcaklıktır Giyim ve barı*nak olmaksızın insan -5°C'de bir süre kaldığında ölür Oldukça yüksek sı*caklıklara kısa bir süre dayanabilirse de, 40°C ve daha yüksek sıcaklık biraz uzun sürerse -nemlilik, rüzgâr ve gölgeye bağlı olarak- yine ölümle karşı karşıya kalınır En uygun sıcaklıklar 10°C ile 30°C arasıdır Kritik bir derece olan -50°C orta ve yukarı enlemler ile yüksek seviyelerde gerçekleşir Gün ortası sıcaklığı ve yoğun güneş, birçok subtropikal alanda insanın dayanabileceğinin ötesindedir Bununla birlikte, yaşama izin vermeyen sıcaklıklar dünyanın buzla kaplı olmayan hemen her yerinde bütün yıl boyunca vuku bulmazlar Yaşamını sürdürmek için acil ihtiyaçları arasında içilebilir su ve gıda maddeleri de bulunmakla birlikte, insanın beslenme bakımından büyük bir dayanıklılığı vardır ve mutlak çöller dışında, insan, hemen her yerde da*yanabilmektedir
Buzullar, yürüyen kumullar, bazı bataklık türleri ve çok kayalık yüzeyler vb araziler, özellikle teknik olanaklardan yoksun insanlar için yaşanılamayacak ortamlar olabilirler Fakat bu yeryüzünün yalnızca küçük bir kısmı için söz konusudur Ancak, buralar da bazı yeni tür faaliyetlerin (turizm ve rekreasyon) gelişmesine ortam oluşturabilmektedirler Nüfus dağılışı üzerin*de toprak türlerinin de etkisi olduğu öteden beri dikkati çekmiştir Alüviyal topraklar ve delta toprakları genellikle tarım faaliyetlerine çok uygun olduk*ları için yoğun nüfus toplanmalarına sahne olurken, tarıma az elverişli olan podzol ve lateritlerin bulunduğu alanlar genellikle seyrek nüfusludurlar An*cak, tarımsal teknolojideki gelişmeler, tarım-fiziksel koşullar ilişkisinde ta*rım lehine değişikliklere yol açmaktadırlar
Dünya nüfus dağılışı, birçok yerde maden ve enerji kaynaklarının lokasyonundan da büyük ölçüde etkilenmektedir Örneğin Batı Avrupa'nın nüfus dağılışı haritası, madun kömürü havzaları ve buna bağlı sanayi faaliyetinin yarattığı nüfus toplanma alanlarının dağılışını da yansıtmaktadır Bir-k durumda bu eski madencilik merkezleri km:'de 1000 kişinin üzerinde yoğunluklara sahiptir Güney Afrika'nın Rand kesimi, Amerika Birleşik Devletleri'nin Appalaş kömür havzaları, Ukrayna'nın Doneç Havzası ve baş-ı birçok alan yerel maden yataklarının işletilmesiyle bağlantılı nüfus top*lanma alanlarına örneklerdirKuzey Kanada ve Avustralya'nın iç kesimleri gibi yerlerde madenlerin bulunuşu ekümenin sınırlarının çok ötesinde, küçük de olsa, yerleşme yerlerinin oluşmasına yol açmıştır Ancak, bu etki pazarın talebi, sermaye, işgücünün elde edilebilirliği, ulaşım, üretim maliyeti gibi birbirine bağlı bir dizi faktöre dayandığından, söz konusu yerleşmelerin var*oluşları da bu faktörler tarafından belirlenecektir Yukarıda özetlenen fizik*sel etkilerin, bu bakımdan, söz konusu alanın ekonomik, toplumsal ve siyasal koşullarıyla ilişkili olarak değerlendirilmesi gerekir
(2)Beşeri Faktörler: Büyük sanayi ve ilişkili ekonomik faaliyetler ortaya çıkana kadar iklim ve diğer fiziki coğrafya koşullarının etkisi altındaki tarım faaliyetleri nüfus dağılışının sınırlarını çiziyordu Böylece, belirli bir alanda*ki nüfus dağılışını etkileyen beşeri faktörlerin başında o alandaki ekonomik faaliyetin türü ve ölçeğinin geldiği söylenebilir Teknolojik ve ekonomik ilerlemelerle birlikte, ekonomik faaliyetin türü ve ölçeği nüfus yoğunluk ve dağılışının zaman içindeki değişiminin de sorumlusu olmuştur Sanayi Dev*rimi öncesinde oldukça düzenli dağılmış olan tarımsal nüfus, sanayileşmeyle birlikte kömür havzaları, enerji kaynakları, ulaşım, haberleşme hatları ve li*manlar tarafından kendilerine çekilmiştir Sanayi Devrimiyle, yüzyıllar bo*yunca oluşmuş nüfus kalıbının yerini yoğun nüfus toplanmalarının yarattığı bir dağılış kalıbı alınıştır Ekonomik faaliyetlerin daha da farklılaşması ve gittikçe karmaşıklaşmasının nüfus dağılışını da daha düzensizleştirdiği ve eşitsizleştirdiğini söylemek doğru olacaktır
Nüfus dağılışı üzerinde insanla ilgili faktörlerden göçlerin de büyük etkisi olduğu daha önce belirtilmişti Özellikle kitlesel büyüklükte uluslararası göç*ler ve ülkelerin içinde gerçekleşen iç göçler bazen nüfusun yeniden dağılışı*na kadar götürebilmektedir Tarihsel süreçler de, göçler gibi, nüfus dağılışı*nın oluşmasında etkilidirler Yeni yerleşme alanlarında yerleşme tarihi nüfus dağılışının bugünkü durumunu belirlemiştir Örneğin Avustralya'da yerleş*menin dünyanın diğer yerlerine göre yeni oluşu, nüfusun birikerek yoğunlaş*masına (yoğunluk km2'de yalnızca 23'dür) ve ülkede nispeten düzenli bir ka*lıp oluşabilmesine olanak sağlamamıştır Buna karşılık, Hindistan'daki yük*sek nüfus yoğunluğu, burasının uzun bir uygarlık geçmişine sahip ve binler*ce yıldır kullanılan bir alan olmasının da kısmen bir sonucudur Ancak, uzun yerleşme tarihinin mutlaka yüksek nüfus yoğunluklarına sahip olunacağı an*lamına gelmediğini de vurgulamak gerekir Geçmişte dünyanın yoğun nüfuslu zengin olan bazı kesimlerinin şimdi çok seyrek nüfuslu alanlar oldukları da gözlemlenmektedir: Kuzey Afrika’nın bazı kısımları Mezopotamya ve Yukatan Yarımadası ve Doğu Sirilanka bunlara birkaç örnektir
Şekerin Serüveni şeker nerelerde kullanılır?
Şeker nedir?
Şeker hakkında bilgi
Şeker veya sakkaroz çoğu bitkinin bünyesinde bulunur Fakat bünyesinde ekonomik olarak şeker, elde edilebilecek kadar şeker bulunduran iki bitki vardır Şeker Kamışı, şeker pancarı Ana vatanı Hindistan ve Arap ülkeleri olan şeker kamışı dünyada tropikal ve yarı tropikal bölgelerde yetiştirilmektedir Türkiye’de şeker kamışı tarımı yapılmamaktadır
Şeker kamışının bünyesinde yaklaşık olarak % 12 – 16 şeker bulunur Şeker, yüzyıllardan beri insanların önemli gıda maddelerinden birisi olmuş ve 18 yüz yılın sonuna kadar sadece şeker kamışından üretilmiştir Şeker pancarı tarımı ve şeker pancarından şeker üretimi ise 19 yüz yılda başlamıştır Dünyada üretilen şekerin yaklaşık %74,4′ü şeker kamışından, %25,6′sı ise şeker pancarından elde edilmektedir
Şeker kamışı tropik ve subtropik bölgelerde, şeker pancarı ise daha ılıman bölgelerde yetişmektedir Şeker pancarından şeker üretimi, şeker kamışından yapılan üretime göre daha pahalı olmasına karşın, birçok ülkede hem şeker sanayine ekonomik katkıları, hem de tarımsal ve sosyal nedenlerden dolayı, çeşitli önlemler alınarak devamlılığı sağlanmaktadır Türkiye’de de geçmişte şeker kamışı tarımı için Denemeler yapılmış, ancak ekonomik olmayacağı anlaşıldığı için vazgeçilmiştir
Türkiyede şekerin, ana hammaddesi şeker pancarıdır nişasta Bazlı Şekerler, şeker pancarı ve şeker kamışından üretilen şekerlerin sakaroz dışında, nişasta bazlı ham maddelerden mısır, buğday, patates çeşitli kimyasal yollarla üretilen genel olarak glikoz, izoglikoz, fruktoz ve türevlerinden oluşur Nişasta bazlı şekerler doğrudan tüketilmemekte, daha çok şekerli ürünler sanayiinde girdi olarak kullanılmaktadır Bu tatlandırıcıların başlıca kullanım alanları şekerlemeler, şekerli, ve unlu ürünler, dondurma, helva, reçel, marmelat, alkollü ve alkolsüz içeceklerdir
Arif nihat asyanın kaç tane şiiri vardır
Arif nihat asyanın kaç tane şiiri vardır
Kaç şiiri olduğu kesin değildirişte sizlere şiirlerinin isimleri
arif nihat asya'nın şir isimleri
1 AğıtAğıt
2 Ağrı
3 Alparslan-II
4 Anne
5 Ayak İzleri
6 Balıklıgöl
7 Başörtüsü
8 Bayrak
9 Bir Bayrak Rüzgar Bekliyor!
10 Çocuk ve Ağaç
11 D-III
12 Dağlar
13 Dağlara
14 Dua
15 Fetih Marşı
16 Fırat
17 Gerici
18 Güzellik
19 Hisse
20 İKİZLER
21 İnanmak
22 Kanatlar
23 Katil
24 Kubbe-i Hadra
25 Kubbeler
26 Marş
27 mavi
28 Misafirler
29 Naat
30 opmek
arif nihat asya bayrak adlı şiirin ana fikri
bence buradaki şiirinin ana fikri bayrağa olan sevgisidir başka birşeyde olamaz zaten
“Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü…
Kızkardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü,
Işık ışık, dalga dalga bayrağım,
Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım
Sana benim gözümle bakmayanın
Mezarını kazacağım
Seni selâmlamadan uçan kuşun
Yuvasını bozacağım
Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder
Gölgende bana da, bana da yer ver!
Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar;
Yurda ay- yıldızının ışığı yeter
Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün
Kızıllığınla ısındık;
Dağlardan çöllere düştüğü gün
Gölgene sığındık
Ey şimdi süzgün, rüzgarlarda dalgalı;
Barışın güvercini, savaşın kartalı
Yüksek yerlerde açan çiçeğim…
Senin altında doğdum,
Senin altında öleceğim
Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim;
Yer yüzünde yer beğen:
Nereye dikilmek istersen,
Söyle seni oraya dikeyim!”
Dünyada ve ülkemizde meydana gelen doğal afetler nelerdir?
DEPREM
HEYELAN
SU BASKINI
KAYA DÜŞMESİ
YANGIN
ÇIG DÜŞMESİ
(Aşırı yağış,fırtına vb)
SU BASKINI
KAYA DÜŞMESİ
YAĞMUR,FIRTINA,YERALTISUYU
ÇIG DÜŞMESİ
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)