1 Şubat 2010 Pazartesi

Hamilelik Döneminde Tromboz Hastalığı Nedir Ve Tedavi yöntemleri Nedir

Kadınlarda Hamilelik Döneminde Tromboz Hastalığı Hamilelik Döneminde Tromboz Hastalığı Nedir Ve Tedavi yöntemleri Nedir

Hamilelikte ya da lohusayken şişen bacaklar düşüklere ya da krizlere neden olan trombozun bir sinyali olabilir. Prof. Dr. Küçükkaya, "Tek taraflı şişmelere göğüs ağrısı eşlik ederse doğru doktora" diyor.
Florence Nihtingale Hastanesi ve Bilim Üniversitesi Hematoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Reyhan Küçükkaya, trombozla ilgili sorularımızı yanıtladı.



Hamilelikte tromboz oluyor mu?
Hamilelik birkaç sebeple trombozun gelişim riskini artırır. Öncelikle gebelikte bebek karın içinde büyürken damarlara baskı yaparak tıkanmaya sebep olur, varis riski artar. Gebeliğin son döneminde bebek anne karnından ayrılırken çok şiddetli kanamalar olmaması için salgılanan hormonlar sayesinde vücut, kanı aşırı miktarda koyulaştırır. Annenin ölmesini engellemek için vücut doğal olarak tromboz riskini artırır. Eğer anne genetik olarak ya da sonradan kazanılmış bir tromboz riskine sahipse, bu dönemde şiddetli damar tıkanıklıkları olabilir.

ACİLE GİDİN
Hamilelik trombozu tehlikeli mi?
Lohusalıktaki kanama ve enfeksiyonlardan sonra en önemli ölüm nedenlerinden biri budur. Anne aniden morarıp nefes darlığı geçirebilir. Lohusalıkta öncelikle annenin bacağı şişer, çoğu kez bu durum normal karşılanır. Oysa lohusalıkta tek taraflı bacak şişliğinin dikkatle incelenmesi gerekir. Şişliklere eşlik eden göğüs ağrısı varsa, nefes alırken batma ve nefes darlığı hissideliyorsa acilen doktora gidilmelidir.

Tromboz kadınlarda düşük sebebi olabilir mi?
Olabilir. Eğer annede tromboz eğilimi varsa bebeği besleyen damarlar tıkanıp bebeğin kaybına neden olabilir. Bazen de bebekte büyüme ve gelişme geriliğine, erken doğuma ve annede yüksek tansiyonla birlikte seyreden tehlikeli durumlara neden olur. Tekrarlayan (üçten fazla) düşüklerde mutlaka tromboz riski araştırılmalıdır.

TEDAVİSİ VAR
Düşüğün tromboz nedeniyle olup olmadığı nasıl anlaşılır? Anlaşıldıktan sonra tedavi edilip normal gebelik sağlanabilir mi?
Bu hastalarda gebelik boyunca kan sulandırıcı ilaçlar kullanılarak sağlıklı bir gebelik mümkündür. Tromboz gibi bir hastalıkta mutlaka bir kadın doğumcunun takibi gerekir. Gebelik sonrası lohusalık döneminde hastaların tromboz açısından korunmaları önemlidir. Lohusalıkta kan sulandırıcı dozu yeniden ayarlanmalı, bu dönemde sık sık doktora başvurulmalıdır.

Tromboz kadınlarda en fazla hangi yaşlarda görülür?
Kadınların doğurgan olduğu yaşlarda tromboz riski daha fazladır. Risk fazla ise hamilelik döneminde bu risk daha da artar. Menopozdan sonra atardamar riski erkeklerle eşitlenir.

Hamileler bol bol su içip sıkmayan varis çorabı giymeli
Hamilelik döneminde tromboz tedavisi alan bir hastanın çocuğu da tromboz olur mu? Bu bebek doğar doğmaz test yapılmalı mı?
Çocuklarda tromboz son derece nadirdir. Çok özel durumlarda ortaya çıkar. Bu nedenle yeni doğan bebeklerde ve çocuklarda tarama amaçlı olarak bu testler kullanılmaz. Bazı kan sulandırıcı ilaçları kullanan kişilerin, gebelik dumunda ilaçlarını değiştirmesi gerekir. Örneğin bir kadın warfarin içeren ilaçlara hamileliğinin ilk aylarında da devam ederse bebekte çok ciddi sakatlıklar ortaya çıkar. Bu yüzden, warfarin kullanan hastalar gebelik planlıyorlarsa, mutlaka doktorlarına danışmalıdırlar. Bebeğe zarar vermeyecek ilaçlar kullanmalarında yarar vardır.

Trombozlu hasta hamile kaldığında uzun yolculuğa çıkmamalı mı?
Trombozlu hasta, hamilelik döneminde mümkünse uzun yolculuklardan kaçınmalı. Ancak gerekiyorsa bol su içerek, sık sık hareket ederek ve varis çorabı kullanarak yolculuk yapmalıdırlar.

Tromboz nedeniyle 10 kez düşük yaptım!

35 yaşında tromboz hastası ünlü bir kadın doktor. Yaşadığı 10 düşüğün ardından 11. gebeliğinde erkek bebek dünyaya getirdi. 13. gebeliğinde ise ona bir kardeş yaptı. Doktor olmasına rağmen 'tromboz' teşhisi dokuzuncu düşükte kondu. Dört kişilik ailesinin hikayesini şu sözlerle anlattı:
1999 yılında, eşimle evlendiğimizde 24 yaşındaydım. İlk hamile kaldığımda gebelik iyi gidiyordu. 26. haftaya kadar gelmiştik. 26. haftada ultrasonda bebeğin kalp atışlarının çok normal olmadığını söylediler. Hemen başka bir doktora gittik. Bu sefer, ultrasona daha detaylı bakan doktorlar, bebeğin kalbine kan taşıyan damarların yanlış yerden çıktığını söyleyerek, 'Bu bebek genetik olarak normal değil' dediler. Aslında eşimle aramızda akraba evliliği de yoktu. Doktorlar, bebeğin doğduğu zaman yaşamayacağını söyledi. Ben normal doğumla bebeğimi yedi aylıkken dünyaya getirdim. Ve bebeğim doğar doğmaz, daha ilk nefesinde vefat etti. Çünkü kalbi normal değildi. Bunun travmasını eşimle birlikte atlatmamız tam bir yılımızı aldı. Bir yıl sonra tekrar hamile kaldım. Ama yedinci haftada düşük yaptım. Üç ay sonra tekrar denedik. Bu sefer bebeğimiz sekiz haftalıkken düştü.

Bütün tahliller yapıldı. Doktorlar her defasında 'Önceki problem yeniden olmayacak, siz denemeye devam edin' dediler.
Bu sırada ben internetten yurtdışında düşük yapan annelerin yazıştığı bir siteye üye oldum. Orada bir kadın, 'Benim kanım pıhtılaşıyormuş, o yüzden düşük yapıyormuşum, doktora gittim, şimdi tedavi görüyorum' diye yazınca durup düşündüm. 'Acaba bende de mi böyle bir sorun var?' diye doktora göründüm. O testlerden bana da yapılmasını istedim. Testlerim Almanya'da yapıldı. 'Trombofili' teşhisi konuldu. Sekizinci gebelikten sonra düşük doz kan sulandırıcı iğne ile tekrar hamile kaldım. Bu sefer bebek, karnımda 14. haftaya kadar yaşadı. Kontrole gittiğimizde bebeğimizi kaybettiğimizi öğrendik ve yine kalp atışları durmuştu. Bu sefer de yüksek doz iğne ile 10. kez hamile kaldım. Bu kez iğnenin yanı sıra kan sulandırıcı ilaç da kullandım. Bu sefer de bebek 16. haftaya kadar yaşadı. Biz bunları yaşarken eşimle birbirimize daha çok kenetlendik. Benim ilk bebeğim 27. haftaya kadar yaşadı. Çok yıpranmıştım. Ameliyatla rahmimi açtılar. Yüksek doz ilaç tedavileri yaptıktan sonra doktorum 'Tekrar hamile kalabilirsiniz' dedi. Ama ben kendi kendime 'Bu sefer bir tedavi olmayacağım. Çünkü rahmimdeki problem artık geçti' dedim ama hata etmişim. Ben rahmimi yaptırmak için tekrar kadın doğum doktoruma gittim. Birinci doğumdan sonra tekrar hamile kalmamak için rahim içi araç kullanmıştım. Meğerse onu da kullanmamam gerekiyormuş. Doktorum 'Spiral kullanmamalıydınız, düşüklerden dolayı sizin rahminiz zaten çok hassas' dedi. Ve tekrar tedavi etti. 13. gebelikte de yine kan sulandırıcı iğneleri kullandım. Şimdi sağlıklı, sekiz aylık bir erkek bebeğimiz var.

Ben sadece gebelik sırasında tromboz ilaçları kullandım. Benimki ağır tromboz değil, bebeğin anne karnında yaşamasına izin vermeyen bir tür tromboz. Bu sebeple de kendi kendime karar verip 12. gebeliğimde ilaç kullanmadım. Ve biz yine bebeğimizi kaybettik.
Her çocuk kaybından sonra eşimle birlikte ağlıyorduk. Sonra kendimizi toplamak için tatile çıkıyorduk. Şimdi üçüncü çocuğu da istiyoruz. Anne adayları, düşükleri olduğu zaman asla morallerini bozmasınlar! Bu tedavi edilebilen bir hastalık! İşin peşini bırakmamak lazım. Biz, bu işle altı sene kadar uğraştık. Dört kişilik kalabalık bir aile olduk. Şimdi çocuklarıma bakıp binlerce kez şükrediyorum."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazıya Yorum yapın ( Anonim veya Ad Url yi Seçin)